tag:blogger.com,1999:blog-23732870300652445062024-03-13T06:48:49.377-07:00Canım Sulukule.. / My Beloved Sulukule..Bu foto-röportaj 2005-2010 arası Istanbul’da Fatih belediyesi tarafından yürütülen ‘Kentsel dönüşüm/yersizleştirme’ projesi kurbanı ve bir Roman mahallesi olan Sulukule’nin son 2.5 yılına tanıklık ediyor./This photo-reportage witnesses the last 2 and a half years of Sulukule, a gypsy neighborhood in Istanbul now completely demolished as part of an urban transformation project carried out by the Fatih municipality, during the years 2005-2010.canimsulukulehttp://www.blogger.com/profile/01626016542541338502noreply@blogger.comBlogger9125tag:blogger.com,1999:blog-2373287030065244506.post-11935302549685724212012-05-18T06:28:00.000-07:002012-05-27T10:50:08.457-07:00Sulukule’den hayatlar geçti<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-D6gVvVhewuA/T7ZKq8IxCUI/AAAAAAAAAFQ/jBlqGfDte-U/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="266" src="http://1.bp.blogspot.com/-D6gVvVhewuA/T7ZKq8IxCUI/AAAAAAAAAFQ/jBlqGfDte-U/s400/1.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kuru Çınar'ın Sulukule Caddesi girişi</td></tr>
</tbody></table>
<h2>
</h2>
<h2>
<b>Hacer Foggo</b></h2>
<b>Sarmaşık Sokak’tan girdiğinizde köşede iki katlı bir ev vardı Necati Amca’nın evi. Çok eski bir ev penceresinin önü sarmaşıklarla dolu idi. Mahallenin en güzel eviydi belki de. Ak saçlarıyla o kadar çok mücadele etti ki evini kurtarmak için ama olmadı. Ne evi ne de kendinin vakti buna elvermedi. Necati Amca evini kurtarmak için çabalarının üçüncü yılında aramızdan ayrıldı. Şimdi ev kendi kendine yok oluyor. </b><br />
<a name='more'></a><b><br />Sarmaşık Sokak’tan hemen içeri girdiğinizde sokağın tam orta kısmında bir kahvehane vardı. Kahvehanenin adı “Şükrü’nün kahvesi” olarak bilinirdi bundan tam dört yıl önce (2006 yılında) gittiğimde oraya sarmaşıklarla dolu bir avludan geçmiştim kahvehaneye ulaşmak için. Duvardaki bir fotoğraf dikkatimi çekmişti kaytan bıyıklı eli tesbihli bir adam kahvehane sahibi Şükrü’nün babasının siyah beyaz bir fotoğrafıydı. Baba da aynı kahvehane de bu fotoğrafı çektirmişti. Bu kahve sonra Sulukule Roman Derneği’nin yeri ve sonra da Çocuk Atölyesi oldu şimdi ise üzerine dikilecek bir lüks konut için enkaza çevrilmiş durumda. Kahvehanede dört yıl içinde neler mi oldu, keşke şimdi şu enkaz bir dillense de olanları anlatsa sizlere. Sulukule Roman Orkestrası orada doğdu. Darbuka, klarnet, keman sesleri çocukların çığlığı ile birbirine karıştı. Kemancı Ali Amca’nın parmakları arasında çınlayan keman sesi bütün seslerin üzerine çıktı. </b><br />
<b><br /></b><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-m3zMD4Xxxak/T7ZM5rkhv8I/AAAAAAAAAFY/VuLSMwvvJJ0/s1600/2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="266" src="http://4.bp.blogspot.com/-m3zMD4Xxxak/T7ZM5rkhv8I/AAAAAAAAAFY/VuLSMwvvJJ0/s400/2.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">İbrahim Dede'nin kahvesi önünde</td></tr>
</tbody></table>
<b><br />Bir gün bir buldozer gelip bütün bu sesleri de, Türkan Şoray’ın genç kızlığı da, ilk oyunculuğa başlarken Sarmaşık Sokak’taki evden Emel Yıldız’ la çıkışını da tarihe karıştırdı. Sarmaşık Sokağın tam karşısında Küçük Çeşme Sokak vardı. Sokağın en ünlü bakkalı Asım amca’nın bakkalı da o bakkalın arkasındaki bahçe de yaptığımız toplantılar da, çocukların veresiye aldıkları şekerler, gazozlar da yok oldu. <br /><br />Küçükçeşme sokağın başındaki tarihi çeşmenin yanında yalnız yaşayan kendisi de aslında bilgisi ve görgüsüyle tarih olan Hamza ağabey evi yıkıldıktan sonra günlerce farelerin kol gezdiği sokakta yatıp kalktı. Sokaktaki yaşlı kadınlar, hepsi hepsi bir lokma bir hırkayla, doğdukları, büyüdükleri, evlendikleri, çocuk sahibi oldukları yerden sessizce gittiler.</b><br />
<b><br /></b><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-2p5XOrwKb0w/T7ZNezb5HHI/AAAAAAAAAFg/kr87SyJ-Myc/s1600/nazar_g.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="270" src="http://2.bp.blogspot.com/-2p5XOrwKb0w/T7ZNezb5HHI/AAAAAAAAAFg/kr87SyJ-Myc/s400/nazar_g.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Nazar</td></tr>
</tbody></table>
<b><br />Küçükçeşme’nin arkası Zuhuri sokaktı, sokağın maskotu beş yaşındaki Nazar annesi ve kardeşiyle sokağın köşesindeki evde yaşardı. Nazar anneannesinin yanında henüz kentsel yenilemenin ulaşamadığı bir evde yaşıyor şimdilik. <br /><br />Mahallenin en kıpır kıpır çocuğu Nazar’ın yüzünü evleri yıkıldığında annesini takip ederek, evden para edecek demirleri çıkarırken görmeliydiniz tam yirmi yaş yaşlanmıştı sanki. Nazar şimdi mahallede çalışan gönüllü ablaları sayesinde okullu oldu. Ama çocukluğunun geçtiği evi hiç kimseye neşeyle anlatamayacağını biliyorum.<br /><br />Sulukule de onlarca öykü var aslında benim gücüm şimdilik bunları anlatmaya yetiyor. Kalbim ve vicdanım henüz bu yok oluşu tamamıyla yazmaya sizlere anlatmaya elvermiyor. <br />Umarım hafızanızda çocukluğunuzu geçirdiğiniz ev hep hayalinizdeki gibi kalır. </b><br />
<b></b><br />
<b>/</b><br />
<h2>
<b>Sulukule has been witness to many lives</b></h2>
<h2>
<b>Hacer Foggo</b></h2>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-D6gVvVhewuA/T7ZKq8IxCUI/AAAAAAAAAFQ/jBlqGfDte-U/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="http://1.bp.blogspot.com/-D6gVvVhewuA/T7ZKq8IxCUI/AAAAAAAAAFQ/jBlqGfDte-U/s400/1.jpg" width="400" /></a></div>
<b><br />A two-storey house used to greet you when you entered Sarmaşık Sokak (Ivy Road). This was Uncle Necati's house--a very old building, its façade covered with an ivy plant. It was probably the most beautiful building of the neighborhood. The white-haired man had rigorously fought to save his house, but to no avail. Neither his home, nor he himself could survive this struggle. Uncle Necati passed away in the third year of his endeavor. Today, his desolate house is left to rot.<br /><br />When you enter Sarmaşık Sokak, there used to be a coffee house in the middle of the road. When I went there four years ago, in 2006, I had walked through a courtyard full of ivy to reach this place known as “Şükrü’s coffee house.” A photograph on the wall had caught my attention: a man with a thin and long moustache holding a string of prayer beads in his hand--it was a b/w photograph of Şükrü’s father. His father had his photo taken in this very coffee house run by his son. The coffee house later became the locale of the Sulukule Romani Culture, Solidarity and Development Association and then the Children’s Workshop. And what happened to the coffee house in the four years? If only these rubbles could talk and tell you! The Sulukule Romani Orchestra was born here. Sounds of the tabor, the clarinet and the violin molded together with the shrill of the children. The sound of the violin resonating between the fingers of the fiddler, the children’s Uncle Ali, was heard above any other sound. </b><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-m3zMD4Xxxak/T7ZM5rkhv8I/AAAAAAAAAFY/VuLSMwvvJJ0/s1600/2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="http://4.bp.blogspot.com/-m3zMD4Xxxak/T7ZM5rkhv8I/AAAAAAAAAFY/VuLSMwvvJJ0/s400/2.jpg" width="400" /></a></div>
<b><br /><br />The dozers arrived one day to make these sounds and the maidenhood of Türkan Şoray--her young image as a film star, as she and Emel Yıldız left the house on Sarmaşık Sokak--all history. Küçükçeşme Sokak (Small Fountain Road) stood across from the Sarmaşık Sokak. The most famous grocer of this road, Uncle Asım’s shop, the meetings we held in his backyard, the candies and soda pops the children bought ‘on tick’ are all gone now. <br /><br />Hamza, a man whom all of the residents respected like an elder brother, used to live by himself in the house next to the historical fountain at the entrance of the road. This man, a historical figure like his dwelling with his knowledge and experience, had to sleep in the streets for days where mice ran rampant. The elderly residents of the road, all silently left this area where they were born, raised, wedded and gave birth to their children, taking with them a few items just enough to keep their bodies and souls together.</b><br />
<b><br /></b><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-2p5XOrwKb0w/T7ZNezb5HHI/AAAAAAAAAFg/kr87SyJ-Myc/s1600/nazar_g.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="216" src="http://2.bp.blogspot.com/-2p5XOrwKb0w/T7ZNezb5HHI/AAAAAAAAAFg/kr87SyJ-Myc/s320/nazar_g.jpg" width="320" /></a></div>
<b><br />Behind Küçükçeşme Sokak was Zuhuri Sokak. The mascot of this road, the five year old Nazar used to live with her mother and sibling in the house around the corner. Now, Nazar is temporarily living with her grandmother in a house where urban transformation could not yet take over. <br /><br />The most energetic child of the neighborhood—yet you should have seen the expression on Nazar’s face as her home was being taken down. She seemed to have aged twenty years as she followed her mother in her search to pick up the iron pieces worth selling. Nazar is now able to go to school, thanks to the efforts of the volunteers working in the neighborhood. <br />Yet, I am certain she will never be able to enthusiastically talk about the home of her childhood.<br /><br />There are many stories to tell in Sulukule. I can only talk about the few here. As yet, my heart and conscience do not allow me to write and tell you everything about this annihilation. <br /><br />I hope that your childhood home will remain in your memories as it used to be. </b><br />
<h3>
<b>Translation by : Mine Şengel</b></h3>
<b><br /></b>canimsulukulehttp://www.blogger.com/profile/01626016542541338502noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2373287030065244506.post-76649911343224132702012-04-19T15:08:00.001-07:002012-04-19T15:11:27.280-07:00'Altın Tekekerlek' Roman Film Festivali 2012 ödülleri açıklandı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-E3nYTLxcTM8/T5CLvZmZyaI/AAAAAAAAAFE/qDuojR-gd90/s1600/roma.film.festival.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://3.bp.blogspot.com/-E3nYTLxcTM8/T5CLvZmZyaI/AAAAAAAAAFE/qDuojR-gd90/s400/roma.film.festival.jpg" width="265" /></a></div>
<div style="color: orange; text-align: center;">
<br />
'CANIM SULUKULE..' En iyi senaryo ödülünü aldı. </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="color: orange;">
/ </span><span style="color: orange; font-family: Cambria;">'My Beloved Sulukule..' gets award for </span><span class="Apple-style-span" style="color: orange; font-family: Cambria;">screenplay at </span><span class="Apple-style-span" style="color: orange; font-family: Cambria;">Roma Film Festival Golden Wheel 2012</span><br />
</div>
<br />
<br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="color: orange; text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif"; font-size: 18pt;">Winning awards for Roma film festival </span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="color: orange;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif"; font-size: 18pt;">Golden Wheel 2012</span></b><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif"; font-size: 18pt;"></span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";">1. <span style="color: orange;">Music:</span>
Ambra’s life (Italy, 2009)</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";">Nuove Tribu
Zulu, www.movetribuzulu.it</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";">2. <span style="color: orange;">Photography:</span>
According to David (Montenegro, 2012)</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";">Dusko Miljanic-
Ivan Gjokovic</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";">3. <span style="color: orange;">Screenplay:</span>
My beloved Sulukule (Turkey, 2010)</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";">Nejla Oseiran</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";">4. <span style="color: orange;">Director:</span>
Three cents (Austria-Bulgaria, 2004)</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";">Uli Gladik</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";">5. <span style="color: orange;">Documentary
movie:</span> Rubber Mallet (Hungary, 2010)</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";"><span style="color: orange;">Screenplay:</span>
Koszegi Edit-Suranyi Andras</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";"><span style="color: orange;">Director:</span>
Koszegi Edit</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";"><span style="color: orange;">Producer:</span> Veszi
Janos</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";">6. <span style="color: orange;">Grand Prix:</span> Women
(re) present (The Czech Republic, 2011)</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";"><span style="color: orange;">Director:</span>
Marketa Neslehova</span></b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="EN-US" style="font-family: "Cambria","serif";"><span style="color: orange;">Producer:</span> Jelena
Silajdzic- Jakub Cervenka</span></b></div>canimsulukulehttp://www.blogger.com/profile/01626016542541338502noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2373287030065244506.post-50924632373999523492012-03-31T08:10:00.002-07:002012-05-17T21:26:20.239-07:00Funda Oral: Bir Zamanlar Sulukule vardı, Sultan Mahalle vardı.../ Funda Oral: Once upon a time there was Sulukule and a neighborhood called Sultan Mahalle...<div class="Default">
</div>
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">Fatih Belediyesi’nce 2005 senesinde yenileme alanı ilan edilen Hatice Sultan ve Neslişah Sultan mahallelerinin, en çok bilinen adı “Sultan Mahalle ”. Eğlence evleri geleneği ile tanınan Sulukule’den taşınan müzisyen ailelerin bir kısmı da son yıkımlara kadar Sultan Mahalle’de oturuyordu. Sultan Mahalle 2006’dan itibaren el değiştirdi, satıldı, yıkıldı. <br /><br />Eski dernek başkanı Ziyaeddin Kul ve şimdiki başkan Şükrü Pündük ile yapılan sohbetlerden edinilen bilgilere göre, asıl Sulukule şimdi Vatan Caddesi’nin geçtiği yerdeymiş. O zamanlar surlar cadde boyunca kesintisiz devam ediyormuş. Şimdiki Vakıf Gureba Hastanesi’nin karşı tarafında, Emniyet’in, yeni Belediye binasının ve alışveriş merkezinin olduğu yerlerde, çok değil 50 sene önce, incir, dut bahçeleri, bostanlar varmış. Sultan Mahalle’den Akgün Otel’e varıncaya kadar olan bölge Sulukule olarak biliniyormuş. Sur boyunca, Surlara bitişik 250 tane ev, caddenin olduğu yerde de 40-50 ev, kahveler, konaklar, gazinolar ve mahallenin tam ortasından, Yenibahçe’den, Yenikapı’dan geçerek denize bir akan bir ırmak varmış. <br /><br />Mahallenin adı da bu sudan ve surlardan (kule) gelirmiş. Sulukule Caddesi Edirnekapı’dan Topkapı’ya uzanıyormuş. O zamanlar 100 den fazla dansözün yaşadığı mahallede sazlar çalınır, dans edilirmiş.Mahalle sakinlerinin çoğu Bosna’dan, Makedonya’dan, Selanik’ten gelen Rumelililermiş. Mahallede Rumlar ve Ermeniler de yaşarmış. Hem Rum, hem Ermeni kilisesi varmış. Meşhur müzisyen kemancı Tatar Ali, Mısır’lı meşhur kemancı Bülbül Salih’le evlenen ses sanatçısı Safinaz, Ali Şenses ve Huriye Şenses, Kemancı Variye, meşhur ses sanatçısı Gülistan, Bando Başçavuşu Krik Ethem, Bulgar İbrahim, Klarinetçi İhsan, Kandıralı’nın Kaynatası, Kemancı ama Recep, Sofrom Çokyaşar, Meşhur dansöz Anaka, Eleni, Afro, Rodiye Gözüpek, Pedro, Nigar orada otururlarmış.</span></span><br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: justify;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-C5323OBUyr8/T3cUxUVHyhI/AAAAAAAAAE8/hJBwtw5vt28/s1600/sul.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="265" src="http://2.bp.blogspot.com/-C5323OBUyr8/T3cUxUVHyhI/AAAAAAAAAE8/hJBwtw5vt28/s400/sul.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Sulukule, 2008 (Fotoğraf: Nejla Osseiran)<br />
<a name='more'></a></td></tr>
</tbody></table>
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;"></span></span><span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">
</span></span><br />
<div style="color: black; text-align: justify;">
<span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
</span></div>
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">1958’de Vatan Caddesi açılırken Sulukule istimlak edilmiş. Adnan Menderes mahalle sakinleri için özel bir site yapma sözü vermiş. 1960da ihtilal olunca sözünü tutamamış. O zamanlar orada yaşayanların bir kısmı mahallenin yukarı kısmına, şimdi İgdaş’ın olduğu yere ve yukarısına taşınmışlar. Bunun dışındakiler İstanbul’un çeşitli yerlerine dağılmışlar. Aynı şimdiki gibi, o zaman da istimlak gelince hak aramak zor olmuş. İstimlak bedelleri düşükmüş. Çoğu insan bilgisizmiş. Dedelerinin soyadları olmadığı için veraset çıkaramamışlar.<br /><br />Sonraki yıkımlar 1966’da Haşim İşcan döneminde yapılmış. O zaman “Bir dernek kurun, size Turizm Bakanlığı’na bağlı bir yer verelim” demişler. Dernek faaliyete geçmiş, yeri şimdiki Belediye’nin yüzme havuzuna yakınmış. Uluslararası Çigan Festivali düzenlenmiş ama maalesef söz verildiği gibi yer verilmemiş mahallelilere. 1966’da aniden Sulukule’nin yukarı bölümü de yıkılmış. Yıkımların en şiddetlisi 1966 Mayıs ayında bir düğün sabahı yapılmış. Takoz Mustafa’nın kaynanası Kovalada’nın kızının düğününün olduğu gün, 200 zabıta, 50 güvenlik görevlisi, sabah 9’da makinelerle mahalleye gelip yıkım yapmışlar. <br /><br />Yıkımların ardından mahallelilerin bir kısmı tekrar yukarıya, Sultan Mahalle’ye doğru taşınmış. O zamanlar Sultan Mahalle’deki Romanlar arabacılık, esnaflık, ticaret ile uğraşırlarmış. Müzisyenlik, dansöz oynatmak Sulukule’deki romanların işiymiş. Fakat 1966’daki yıkımlardan sonra Sulukule’den Sultan Mahalle’ye taşınan romanlar eğlence evlerini, sazlı sözlü danslı eğlence kültürünü burada da devam ettirmişler. Hüsamettin Bahtiyar , Zurnacı Emin, İnci Hala, Kör Remziye, Tarakçı İsmail, Topal Nigar, Lebibe, Galaza Dayı, Saatçi Ali, Hüsram Ağa, Muharrem Ağa, Necati Amca, Bakkal Veli, Arabacı Mestan, Cemal, Canik Hala, Atarabacı Hamdi, Şükrü Güveyler, Lebbe, Bekir Amca, Karanfil Zeki, Karabekir, Horoz , Necla Abla , Bakiye, Siirt’li Şaban 1966 sonrası Sultan Mahalle’de oturuyor, eğlence evi işletmeciliği, at arabacılığı, şöförlük gibi işlerle uğraşıyorlarmış. 1991’de eğlence evleri kapatılmış. Mahalle büyük yoksulluğa ve yoksunluğa terk edilmiş. Derken 2005 senesine kadar avlulu evleri, taş yapıları, tarihi evleri, 19cu yüzyıldaki şekliyle korunmuş sokak dokusu, özgün mimari yapısı ve asırlık çınar ağacıyla tarihi bir koruma bölgesi, sit alanı olan mahalle “çöküntü bölgesi ve yenileme alanı” ilan edilerek yapılaşmaya açıldı. Yenileme Kurulu’nun onayladığı Avan ( ön-taslak) proje üzerinden, kentin ortasında yeni bulunmuş boş bir araziymiş gibi satışa sunuldu. “Çöküntü bölgesi” olarak ilan edildiği için hemen yanıbaşındaki arsalardan 10 kat daha ucuz fiyatlara ve acil kamulaştırma tehdidi ile tapular satın alındı. <br /><br />Mahallelinin deyişiyle : 2006’da “tekrar bir yıkım geldi”. Devlet karar vermişti. Elden bir şey gelmezdi. 4 sene süren, yerli yabancı pek çok sivil toplum kuruluşunu, üniversiteleri, akademisyenleri, meslek odalarını, öğrencileri, medyayı, sanatçıları harekete geçiren protesto ve eylemlere rağmen mahallenin kaderi değiştirilemedi. 2009’da mahalle tamamen yıkıldı. Erken Bizans dönemi kalıntılarının üzerine, özgün mahalle dokusu yok edilerek, somut ve soyut bütün kültürel miras silinerek yeni insanlar için, yeni inşaatlar yapıldı. <br />Avan projeye karşı mahallelilerin, mahalle derneğinin ve odaların 2007 senesinde açtığı dava sürüyor. Yeni açıklanan Bilirkişi Raporu Avan projeyi şehircilik ilkelerine göre Hukuksuz ve Kamu Yararına aykırı bulduğunu açıklıyor. Ancak mahkeme yürütmeyi durdurma vermediği için 2009 senesinde yıkımlar tamamlandı, inşaat başladı ve neredeyse bitmek üzere. <br /><br />Mahalleliler ve Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu, dava kabul edildi.<br /><br /><span style="color: orange;">Funda Oral, Sulukule Platformu Aktivisti</span><br style="color: orange;" /><span style="color: orange;">Aralık 2010 </span></span></span><br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">
<br />
<br />
<span style="color: orange; font-size: large;">Once upon a time there was Sulukule and a neighborhood called Sultan Mahalle.</span></span></span><br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="color: orange; font-size: large;"> </span><br />
</span></span><br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">The neighborhoods Hatice Sultan and Neslişah Sultan, which the Fatih Municipality had declared renewal areas in 2005, are known as "Sultan Mahalle" by the locals. Some of the musician families that moved from Sulukule, a district known for its entertainment tradition, used to live in Sultan Mahalle. In 2006 Sultan Mahalle started to change hands, buildings were sold and demolished. </span></span><br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
Information obtained from the interviews with the association's former president Mr. Ziyaeddin Kul and current president Mr. Şükrü Pündük indicates that originally, Sulukule used to be where today passes a large boulevard, Vatan Caddesi. Then, the Theodosian Walls used to extend without interruption along the street. Not so long ago, only in the sixties, there used to be gardens and fields in the area where today stand the police department, the new city hall and a shopping mall facing the Vakıf Gureba hospital. The area from Sultan Mahalle to Akgün Hotel was known as Sulukule. There were 250 houses lined up along the walls, and where the boulevard runs today used to be about 40-50 houses, coffee shops, mansions and entertainment houses. A creek used to run through the center of the neighborhood, all the way from Yenibahçe to Yenikapı and into the sea. The neighborhood took its name from this creek and the walls (the fortress). Sulukule Street used to run from Edirnekapı to Topkapı. The home of more than 100 dancers, music and dance was in the air. Most of its residents were immigrants from Bosnia, Macedonia and Thessaloniki. There were also Greeks and Armenians. There used to be both Greek and Armenian churches. The famous fiddler Tatar Ali, singer Safinaz who married the famous Egyptian fiddler Bülbül Salih, Ali Şenses and Huriye Şenses, fiddler Variye, the famous singer Gülistan, Brass Band Sergeant Krik Ethem, Bulgarian İbrahim, clarinet player İhsan, Kandıralı's brother in law, the blind fiddler Recep, Sofrom Çokyaşar, the famous dancer Anaka, Eleni, Afro, Rodiye Gözüpek, Pedro, Nigar, all used to live here. </span></span><br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-C5323OBUyr8/T3cUxUVHyhI/AAAAAAAAAE8/hJBwtw5vt28/s1600/sul.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="265" src="http://2.bp.blogspot.com/-C5323OBUyr8/T3cUxUVHyhI/AAAAAAAAAE8/hJBwtw5vt28/s400/sul.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="font-size: 13px; text-align: center;">Sulukule, 2008 (photograph: Nejla Osseiran)</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
</span></span><br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">Sulukule was expropriated to build the main artery Vatan Caddesi which was opened in 1958. Prime Minister Adnan Menderes had promised to build a private complex for the neighborhood residents; however, could not keep his word as an outcome of the 1960 coup d'état. Back then some of the residents moved to the north of the neighborhood where the gas department is situated today. Others moved to the various parts of İstanbul. Just like today, in those days, too, it was hard to claim rights against expropriation decisions. The compensation amounts paid were low. Most of the residents were uninformed about their rights. Neither had they been able to take out inheritance deeds because their grandfathers did not have surnames. </span></span><br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
More destruction followed in 1966 during the administration of Haşim İşcan. At the time the authorities had told the residents that they would be allocated land by the Ministry of Tourism if they would establish an association. The association was formed at an address close to where the city swimming pool is today. An international Gypsy Festival was organized but land was not allocated as was promised. In 1966, the upper part of Sulukule was also demolished without prior notice. The most disastrous of all demolitions came in May 1966 on a morning when all were preparing for a wedding celebration. At 9 in the morning, on the day when Takoz Mustafa's mother in law Kovalada had her daughter's wedding, 200 police guards, 50 guards showed up to demolish the area. </span></span><br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
After this demolition, more of the residents moved north, towards Sultan Mahalle. In those days, the Romans of Sultan Mahalle used to work as drivers, artisans and small merchants. Music and dancing were the jobs of the Romans of Sulukule. Nevertheless, the Romans who moved from Sulukule to Sultan Mahalle after the demolition in 1966 continued their music, dance and entertainment culture, and their entertainment houses in their new neighborhood. Hüsamettin Bahtiyar, Emin the Piper, Aunt İnci, Blind Remziye, İsmail the Comb Seller, Gimpy Nigar, Lebibe, Uncle Galaza, Ali the Clockmaker, Hüsram Agha, Muharrem Agha, Uncle Necati, Grocer Veli, Driver Mestan, Cemal, Aunt Canik, Hamdi the Horse-Cart Driver, Şükrü Güveyler, Lebbe, Uncle Bekir, Karanfil Zeki, Karabekir, The Rooster, Necla Abla, Bakiye, Şaban The Lad from Siirt were the new residents of Sultan Mahalle after 1966 and ran musical entertainment houses or worked as horse-cart or car drivers. All musical entertainment houses were shut down in 1991. The neighborhood was abandoned to poverty and deprivation. </span></span><br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
The neighborhood, which until 2005 used to be a protected historical area with courtyard houses, stone buildings, historical structures, a street texture dating back to the 19th Century, an authentic architecture and century-old plane trees, was declared a "blighted area and renewal zone" and opened to construction. Based on the Concept (preliminary) project approved by the Rehabilitation Council, the area was put up for sale as if it were some newly discovered vacant land in the city center. Because the area had been declared "blighted area," title deeds were bought with threats of expropriation and at prices 10 times less than of those in the surrounding areas. </span></span><br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
Quoting the residents: In 2006, "came another wave of destruction." The state had decided so. There wasn't much to do. The fate of the neighborhood could not be changed in the 4 years that witnessed protests and rallies that mobilized many NGOs, the universities, academicians, professional chambers, students, the media and artists. The neighborhood was entirely demolished by 2009. New buildings were erected for new residents on the remnants of the early Byzantine period by shattering the unique structure of the neighborhood and effacing an entire cultural heritage, in body and in spirit. <br />
The lawsuit which the neighborhood association and the chambers have filed against the Concept project in 2007 is still in progress. The recently declared Expertise Report identifies the Concept project to be Unlawful and in Violation of the Common Good. Nevertheless, demolitions were completed because the court did not grant a motion for stay of execution, constructions started and are about to be complete.</span></span><br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
The residents of the neighborhood and the Sulukule Romani Culture and Development Association appealed to the European Court of Human Rights and their application was accepted. <br />
</span></span><br />
<span style="color: white;"><span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">
<span style="color: orange;">Funda Oral, Sulukule Platform Activist </span></span></span><br />
<div style="color: orange;">
<span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">
</span></div>
<div style="color: orange;">
<span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">
December 2010</span></div>
<div style="color: orange;">
<br /></div>
<div style="color: orange;">
<span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">
</span></div>
<div style="color: orange;">
<span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">
</span></div>
<div style="color: orange;">
<span style="font-family: 'Helvetica Neue',Arial,Helvetica,sans-serif;">
Translation by : Mine Şengel </span></div>
canimsulukulehttp://www.blogger.com/profile/01626016542541338502noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2373287030065244506.post-55810918961317832112011-07-04T02:35:00.000-07:002012-05-17T20:49:19.701-07:00Vicdan üzerine bir özdeyiş*2007 Yazında bir arkadaş ricası üzerine birkaç fotoğraf çekmek için ilk kez gidilen ve mahalle tamamen yıkılana kadar bir türlü bırakılamayan Sulukule. Fatih Belediyesi tarafından 2005 yılında kentsel yenileme alanı ilan edilen, Bakanlar Kurulu tarafından da acele kamulaştırma kararı çıkartılarak ölüm fermanı çabuklaştırılan, yerle bir edilen ve kentin belleğinden silinmeye durulan Sulukule. Mahallelerini bir daha göremeyeceklerinin bilinciyle, mahalleye gelen fotoğrafçıdan, memleketlerinin son demlerinden anılarını talep eden Sulukuleliler. Ol hikâye işte böyle başladı. Najla Osseiran’ın foto belgeseli ‘Canım Sulukule’ , Sulukule’nin son 2,5 senesine tanıklık ediyor: <a href="http://www.vimeo.com/19842109">Canım Sulukule..</a><br />
<br />
Bu yazı ise, kentsel yenileme/ kentsel dönüşüm projeleriyle bu kentin mahallelerini birer ikişer yok etmeye duranlara, mahalle nüfuslarını yurtlarından koparıp TOKİ silolarına, sokaklara, çadırlara, barakalara mahkûm edenlere, vicdan, adalet ve insan haklarını hatırlatmak ve Najla’nın güzelim eserine şükran sunmak üzere kaleme alındı.
* <a href="http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1052578&CategoryID=42">Radikal 2</a><br />
<br />
<span style="font-size: large;">Vicdan Üzerine Bir Özdeyiş: Canım Sulukule Belgeseli</span><br />
<div style="color: #b45f06;">
Cihan Uzunçarşılı Baysal</div>
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-eHAZJWo4e_A/ThGIz4iB39I/AAAAAAAAAEg/6iOH9Cip81g/s1600/45.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="http://4.bp.blogspot.com/-eHAZJWo4e_A/ThGIz4iB39I/AAAAAAAAAEg/6iOH9Cip81g/s400/45.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
İnsanlar fotoğraflar ‘vasıtasıyla’ hatırlamaz, sadece ‘fotoğrafları’ hatırlar çünkü fotoğraflanmış her imge, anlamanın ve hatırlamanın diğer yollarını bastırır, der Sontag . Bu şekliyle hatırlamak edimi, geçmişteki bir hikâyeye geri dönmekten değil, bir imgeyi, resmi, fotoğrafı bellekten çıkartmaktan geçer ve ‘‘…iş hatırlamaya geldiğinde fotoğraf hala daha derinden bir can acıtma, insan zihninde daha derin bir iz bırakma gücüne sahiptir ’’. Bugün tamamen yıkılarak yok edilmiş bir mekân olarak Sulukule’yi gelecekte de hatırlayabilmek, kendine özgü sesi, rengi, kültürü, insanı ve dili ile Sulukule’yi hafızalarımızda inşa edebilmek ve acısını içselleştirebilmek için fotoğrafın bu özgün gücüne ihtiyacımız var. <br />
<br />
Mahalle yerle yeksan edilmiş, mahalleli sürülmüş, sesi de müziği de susturulmuştur; dahası, bugün Sulukule’de eskiye ait hiçbir iz bırakılmamacasına öyle hunharca bir ‘temizlik’ operasyonu süregelmektedir ki, ileride Sulukule’nin yerini arayanlar, mahallenin varlığından şüpheye düşebilirler. Ancak Najla’nın kareleri döndükçe, kentin hafızasından silinmeye çalışılan Sulukule, her izleyici ile bir kez daha yaşama durup, bir kez daha yok edilişine meydan okuyacaktır. Sevgili Najla’nın ‘Canım Sulukule’ linkini tıklayan her parmak, seçtiği, benimsediği kareleri, hafıza mekânındaki boşluklara farkında olmadan yerleştirdikçe, Sulukule, kendini hiç bilmeyenler için bile tanıdık bir mekâna dönüşerek toplumsal hafızadaki yerini sağlamlaştıracaktır.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-igdh5z46Tho/ThGJDgIoljI/AAAAAAAAAEk/7ulY0G2VlDY/s1600/9.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="http://4.bp.blogspot.com/-igdh5z46Tho/ThGJDgIoljI/AAAAAAAAAEk/7ulY0G2VlDY/s400/9.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
İzleyici, belgesel vasıtasıyla sadece bir hafıza mekânı değil aynı zamanda bir yüzleşme mekânı ile de karşılaşır. Vicdan ile yüzleşerek mağdurlar ve mağduriyetlerle empati kurma, şiddet ve zulmün toplumsal hafızadaki yerini alarak tekrarlanmamasını amaçlar, zulme sebep olanlar sonsuza dek lanetlenir. Sontag’a tekrar kulak verirsek, ‘‘enformasyonla dolup taşan bir çağda, fotoğraf, bir şeyi kavramanın hızlı bir yolunu ve onu hatırda tutmanın yoğunlaşmış bir formunu sağlar bize. Bu haliyle fotoğraf bir alıntıya veya bir veciz söze veya bir özdeyişe benzer ’’, der. ‘Canım Sulukule’, insanlık değerleri üzerinden yükselen ve bizleri vicdan ile yüzleştiren böyle bir özdeyiştir aynı zamanda. <br />
<br />
Belgesel boyunca, mahallenin kapıları birer ikişer açılıp bizleri içeri buyur eder, böylece ‘öteki’ ile yollarımız kesişir, kesişmenin ötesinde onların yaşamlarının içindeyizdir artık, mahremiyetlerine de ucundan ilişiveririz, mahcup misafirler misali. Kentin ötekilerinin acıları teker-teker önümüze dökülürken, mahallenin sesi ve vicdanı Gülsüm konuşur. Gülsüm devamlı konuşur, seri-seri anlatır, virgülsüz, noktasız, nefessiz… sanki az sonra yine onlar ve dozerler mahalleye dalacaktır da tüm konuşma sonlanacaktır, oysa anlatacak ne çok şey vardır, işte onlar ve dozerler baskın yapmadan her şeyi bizlere anlatması gerekir, yürekte biriken onca ukdenin, yaşanan acıların, kentin gözleri önünde sürüp giden ama kentin büyük bölümünce görülmeyen/ görülmek istenmeyen zulmün ve de bil-cümle haksızlığın, adaletsizliğin bir an önce ortalığa dökülmesi gerekir, onlar gelmeden, dozerler basmadan konuşmak gerekir, ne zaman gelecekleri hiç belli değildir çünkü sabahın körü de akşamın bir vakti de hasta/ yaşlı/ çocuk/hamile gözünün yaşına bakmadan çıkıp gelebilirler, onlar ve dozerler, bu yüzdendir pencerelerdeki ‘Dozer Dikkat Burada İnsan yaşıyor’ notları, bu yüzdendir cümle-cemaat çamaşırları kapı-pencere asılı-asılı bırakma fasılları, Gülsüm Abla anlatır, devamlı anlatır, noktasız virgülsüz dozerlerle yarışa -yarışa anlatır: Kırmızı çarpılanan evler, ‘dozer dikkat’ ikazlı evler, ‘Gazzeye hoşgeldiniz’li duvarlar ile ‘ölüşeğire oşgeldiniz’li duvarlar, çocuklar ve molozlar ile molozlar ve çocuklar ve elbette kadınlar ve de yaşlılar ve tüm Sulukule iyimserliği ile ‘Bir gün gelcek/Bu günler bitcek…’ yazısı altında kaldırıma çökmüş amcanın tüm iyimserlikleri ezip geçen yüz ifadesi ve sanki geleceği görüyormuşçasına acı-acı ötelere bakışı içinde Gülsüm konuşur ve devamlı konuşur; bizler görerek duyarız, gördükçe daha iyi anlarız. Gülsüm sustuğunda izleyici en baştaki kişi değildir artık, derinden bir can acısı ve isyan sarar ruhunu; elbette bir gün vicdanlarda kurulacak mahkemelerde Sulukule için bir şahit daha eklenmiştir listeye.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-8yj8xCqpiMA/ThGJXLvv0iI/AAAAAAAAAEo/vWvfxuhIOto/s1600/IMG_9540.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="http://2.bp.blogspot.com/-8yj8xCqpiMA/ThGJXLvv0iI/AAAAAAAAAEo/vWvfxuhIOto/s400/IMG_9540.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Bizler, onların, zalimlerin, görüp duyamadıklarını ve de anlayamadıklarını birer ikişer hafızalarımıza kaydederken, başkalarına/ ötekilere çektirilmiş olan acılar, ileride bir gün bir yerlerde, belki de hiç ummadığımız demlerde, hatta geniş zamanlardan demlerde karşımıza dikiliverip vicdanları rahatsız edebilir. Tarlabaşı civarlarından bir çocuk yüzü, Fener-Balat oralardan bir kadın gülüşü, Ayvansaray’da bir duvar ya da işte şu mahalleden bir yaşlı amca… bir çeşit ‘deja-vu’ hissiyle açılan hafıza sandıklarından kaçan Canım Sulukule fotoları arasında bu kez Gülsüm susar, vicdan konuşur; başkalarına çektirilen acılara seyirci kalmanın işlenen suçlara dolaylı bir yoldan ortaklık anlamına geldiğini konuşur. ‘’Fotoğraflar ayrıcalıklı kesimlerin ve hayatlarını emniyet altına almış olanların görmezlikten gelmeyi tercih edebileceği konuları, ‘gerçek’ (ya da ‘daha gerçek’) kılmanın bir vasıtasıdır ’’. diye devam eder Sontag. Canım Sulukule işte böyle bir işlevi de gerçekleştiriyor, emniyetli dünyaları içindekileri, ‘öteki’ olanların acılarına bakmaya zorlarken, vicdanları harekete geçirerek haksızlıklara karşı mücadelenin gerekliliğine de işaret ediyor, insan olduğumuzu tekrarlar ve hatırlatırken.canimsulukulehttp://www.blogger.com/profile/01626016542541338502noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2373287030065244506.post-30773939310821635482011-05-16T11:34:00.000-07:002012-05-17T21:13:22.336-07:00Canım Sulukule International Alliance of Inhabitants sitesinde<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<a href="http://www.habitants.org/news/inhabitants_of_europe/istanbul._video_canim_sulukule_my_beloved_sulukule" target="_blank">International Alliance of Inhabitants</a><br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-eHAZJWo4e_A/ThGIz4iB39I/AAAAAAAAAEg/6iOH9Cip81g/s1600/45.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="266" src="http://4.bp.blogspot.com/-eHAZJWo4e_A/ThGIz4iB39I/AAAAAAAAAEg/6iOH9Cip81g/s400/45.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Canım Sulukule.. / My Beloved Sulukule..</td></tr>
</tbody></table>
<br />
This photo-reportage witnesses the last 2 and a half years of Sulukule, a gypsy neighborhood in Istanbul now completely demolished as part of an urban transformation project carried out by the Fatih municipality, during the years 2005-2010. The people of Sulukule themselves wanted to have their pictures taken and they posed for the camera desiring to have one last memento of their homeland.<br />
<a href="http://www.vimeo.com/19842109">http://www.vimeo.com/19842109</a><br />
<br />
In the background is the voice of Gulsum Abla, whose house in Sulukule was under the threat of demolition at the time, but now also demolished. She tells us her feelings about being a gypsy, living in poverty and discrimination. She talks about the old happy days of her childhood in her beloved Sulukule. Her song at the end sums it up: ‘I’m All Alone’.<br />
<br />
<a href="http://www.nejlaosseiran.com/" target="_blank">Nejla Osseiran</a> My Beloved Sulukule..<br />
<a name='more'></a><br />
The first time I visited Sulukule was the summer of 2007. A friend who was working for the European Roma Rights Centre (ERRC) in Budapest had asked me to go there and take a few pictures for an article to be published on their web newsletter. <br />
<br />
I knew I would go there again and again. At the beginning some people approached me with caution. ‘They come and take our pictures and we never see them again!’ they said. I promised I would bring their pictures the next time. And I did. Gradually, I had fewer reluctant residents. Some wanted the pictures as a ‘keepsake’, some wanted to send them to their husbands or sons in the army or prison. Most of the people knew they were going to be evicted and they wanted some kind of souvenir or memento.<br />
<br />
In each of the following times that I went to Sulukule, there were fewer houses, fewer families and children. Among the ruins the dark shadow of joylessness was spreading time and again. Some families were hopeful about the place they were going to move to. Some, especially the children, hated the idea. Sometimes I was not able to give the pictures because I could not find the people or their houses there. They would be gone. During this period I learned so much from them and about them. I realized that in time I had become their ‘Nejla Abla’. They would be so happy to see me when I went. They invited me in their houses and posed for me. I would be giving them either their pictures or pictures of people they knew and loved. Each time I went, my heart felt heavier. It was steadily taking the shape of a disaster area. Most of the houses were in rubble or completely gone. Each time I went, I felt more hopeless and helpless... Still I went - I felt I could not let them down. I knew they would be waiting for their pictures and the light I saw in their eyes overshadowed the shame of humanity, the brutality of poverty. I tried to keep my distance but after you get to know those people it is very difficult to forget them.<br />
I never did.canimsulukulehttp://www.blogger.com/profile/01626016542541338502noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2373287030065244506.post-12706216365361903802010-12-03T01:02:00.000-08:002011-01-09T13:15:50.861-08:00Canım Sulukule Glasgow Üniversitesi'nde<div style="font-family: inherit;"><span style="font-size: small;"><span style="color: orange;">Canım Sulukule</span>, 8 Aralık 2010'da <span style="color: orange;">İnsan Hakları Günü</span> dolayısıyla <span style="color: orange;">Glasgow Üniversitesi</span>'nde gösterilecek.</span></div><div style="font-family: inherit;"><span style="font-size: small;"><br />
</span></div><div style="font-family: inherit;"><span style="font-size: small;"><i> </i><i><span style="font-style: normal;"><span style="color: orange;">My Beloved Sulukule</span> to be shown at <span style="color: orange;">Glasgow University</span> on 08 Dec 2010 in observation </span></i>of <span style="color: orange;">Human Rights Day</span>.</span></div><br />
Ayrıntılı bilgi/<span class="short_text" id="result_box" lang="en"><span title="">detailed information</span></span>:<br />
<a href="http://www.gla.ac.uk/departments/gramnet/newevents/2010-11filmseries/" target="_blank">http://www.gla.ac.uk/departments/gramnet/newevents/2010-11filmseries/</a>canimsulukulehttp://www.blogger.com/profile/01626016542541338502noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2373287030065244506.post-41428030087767875822010-10-18T10:33:00.001-07:002011-01-09T13:16:55.006-08:00Canım Sulukule İskoçya'da<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_locT69HAiZA/TLymEh7MuII/AAAAAAAAADE/MxBmiOrDDM0/s1600/20.kucuk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://1.bp.blogspot.com/_locT69HAiZA/TLymEh7MuII/AAAAAAAAADE/MxBmiOrDDM0/s400/20.kucuk.jpg" width="270" /></a></div><br />
<div style="color: orange;">DOCUMENT 8 - International Human Rights Documentary Film Festival </div><br />
26th – 31st October 2010 CCA Glasgow Scotland<br />
'<span style="color: orange;">My Beloved Sulukule..</span>'<br />
Saturday 30 October at 7:00 p.m.<br />
CCA 4<br />
<br />
<div style="color: orange;">DOCUMENT 8 - Uluslararası Insan Hakları Film Festivali</div>26-31 Ekim 2010 Çağdaş Sanatlar Merkezi (CCA) Glasgow, İskoçya<br />
<br />
'<span style="color: orange;">Canım Sulukule..</span>'<br />
30 ekim Cumartesi Çağdaş Sanatlar Merkezi (CCA)<br />
saat 19:00'da CCA 4<br />
<br />
<a href="http://documentfilmfestival.org/programme/saturday-30-october">http://documentfilmfestival.org/programme/saturday-30-october</a>canimsulukulehttp://www.blogger.com/profile/01626016542541338502noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2373287030065244506.post-34574639562444312042010-06-16T02:50:00.000-07:002011-01-09T13:17:44.896-08:00Canım Sulukule, Documentarist 2010'da<span style="color: orange;">Canım Sulukule</span>, <span style="color: orange;">Documentarist İstanbul Belgesel Günleri</span>'nde iki ayrı gösterimde.<br />
<br />
24.06.2010 Perşembe, 19:00 Tütün Deposu<br />
27.06.2010 Pazar, 14:00 Pera Müzesi Oditoryumu<br />
<br />
Festival programı için <a href="http://www.documentarist.org/2010/fest/Doc2010_program_TR.pdf">tıklayınız</a><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_locT69HAiZA/TBieapUm4HI/AAAAAAAAAC0/g6eITcDYEq0/s1600/Documentarist2010.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://3.bp.blogspot.com/_locT69HAiZA/TBieapUm4HI/AAAAAAAAAC0/g6eITcDYEq0/s400/Documentarist2010.jpg" width="282" /></a></div>"35 ülkeden 120'yi aşkın film<br />
<br />
DOCUMENTARIST - İstanbul Belgesel Günleri'nin üçüncüsü, 22-27 Haziran 2010'da kapsamlı bir programla ve zengin bir yan etkinlik programıyla birlikte gerçekleşiyor. Belgesel dünyasından önemli konukların ağırlanacağı festivalde, son dönemde dünya festivallerinde ödüller kazanmış bir çok önemli belgesel ilk kez İstanbul'a uğrayacak. Bunlar arasında, geçtiğimiz günlerde kısa film dalında Altın Palmiye kazanan Serge Avedikian'ın “Hayırsızada” (Chienne d'Histoire) adlı animasyonu dahil pek çok sürpriz var.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Kısa sürede hızla büyüyen, İstanbul'un genç sinema etkinliklerinden DOCUMENTARIST, bu yıl ABD'den Lübnan'a, İsviçre'den Hindistan'a, Arjantin'den İzlanda'ya, İran'dan Kore'ye, Danimarka'dan Fransa'ya 35 ülkeden 120'den fazla filmin oluşturduğu geniş bir programla seyirci karşısına çıkıyor. Özel mercek altına alınan bölgeler ise, Balkanlar, Polonya ve İsviçre.<br />
<br />
Festivalin bu seneki tematik bölümleri, dünyanın doğal kaynaklarının tükenişine dair filmlerin yer aldığı Kapitalizm Çıkmazı, sinemacıların kent yaşamına özellikle de metropollere bakışını yansıtan Kent ve Sinema, dünyanın en sorunlu bölgesinin kangren olmuş sorunlarına odaklanan Ortadoğu'nun Fay Hattı: Filistin-İsrail, sırf kadın olmaktan kaynaklanan sorunların irdelendiği Kadınlık Halleri gibi başlıklardan oluşuyor."canimsulukulehttp://www.blogger.com/profile/01626016542541338502noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2373287030065244506.post-37749544190742645322010-05-14T09:50:00.000-07:002011-01-09T13:18:51.283-08:00Canım Sulukule Kısa Film Gösterimi ve Panel<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_locT69HAiZA/TBVACKK4FBI/AAAAAAAAACs/m8wMGLGyNdg/s1600/panel.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://4.bp.blogspot.com/_locT69HAiZA/TBVACKK4FBI/AAAAAAAAACs/m8wMGLGyNdg/s400/panel.jpg" width="285" /></a></div><br />
<blockquote>Tarih: 18 Mayıs 2010 Salı<br />
Saat: 18.00<br />
Kısa Film Gösterimi: <span style="color: orange;">Canım Sulukule</span>...<br />
Yönetmen: <span style="color: orange;">Nejla Osseiran</span></blockquote><br />
<br />
<b>Panel:</b><br />
<div style="color: orange;">Sulukule'de Kentsel Dönüşüme Yakalanan Hayatlar</div><br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<b>Moderatör:</b><br />
<span style="color: orange;">Cihan Baysal</span> (BM Habitat AGFE Zorla Tahliyeler Üzerine Danışma Kurulu Yerel Temsilcisi)<br />
<br />
<b>Panel Katılımcıları:</b><br />
Nejla Osseiran (Yönetmen)<br />
<span style="color: orange;">Derya Nuket Özer</span> (Sanat Tarihçisi, Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi)<br />
<span style="color: orange;">Aslı Kıyak İngin</span> (İnsan Yerleşimleri Derneği Başkanı)<br />
<span style="color: orange;">Neşe Ozan</span> (Sulukule Platformu)<br />
<span style="color: orange;">Hacer Foggo</span> (Sulukule Platformu)<br />
<span style="color: orange;">Şükrü Pündük </span>(Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı)canimsulukulehttp://www.blogger.com/profile/01626016542541338502noreply@blogger.com0