Eski dernek başkanı Ziyaeddin Kul ve şimdiki başkan Şükrü Pündük ile yapılan sohbetlerden edinilen bilgilere göre, asıl Sulukule şimdi Vatan Caddesi’nin geçtiği yerdeymiş. O zamanlar surlar cadde boyunca kesintisiz devam ediyormuş. Şimdiki Vakıf Gureba Hastanesi’nin karşı tarafında, Emniyet’in, yeni Belediye binasının ve alışveriş merkezinin olduğu yerlerde, çok değil 50 sene önce, incir, dut bahçeleri, bostanlar varmış. Sultan Mahalle’den Akgün Otel’e varıncaya kadar olan bölge Sulukule olarak biliniyormuş. Sur boyunca, Surlara bitişik 250 tane ev, caddenin olduğu yerde de 40-50 ev, kahveler, konaklar, gazinolar ve mahallenin tam ortasından, Yenibahçe’den, Yenikapı’dan geçerek denize bir akan bir ırmak varmış.
Mahallenin adı da bu sudan ve surlardan (kule) gelirmiş. Sulukule Caddesi Edirnekapı’dan Topkapı’ya uzanıyormuş. O zamanlar 100 den fazla dansözün yaşadığı mahallede sazlar çalınır, dans edilirmiş.Mahalle sakinlerinin çoğu Bosna’dan, Makedonya’dan, Selanik’ten gelen Rumelililermiş. Mahallede Rumlar ve Ermeniler de yaşarmış. Hem Rum, hem Ermeni kilisesi varmış. Meşhur müzisyen kemancı Tatar Ali, Mısır’lı meşhur kemancı Bülbül Salih’le evlenen ses sanatçısı Safinaz, Ali Şenses ve Huriye Şenses, Kemancı Variye, meşhur ses sanatçısı Gülistan, Bando Başçavuşu Krik Ethem, Bulgar İbrahim, Klarinetçi İhsan, Kandıralı’nın Kaynatası, Kemancı ama Recep, Sofrom Çokyaşar, Meşhur dansöz Anaka, Eleni, Afro, Rodiye Gözüpek, Pedro, Nigar orada otururlarmış.
Sulukule, 2008 (Fotoğraf: Nejla Osseiran) |