18 Mayıs 2012 Cuma

Sulukule’den hayatlar geçti

Kuru Çınar'ın Sulukule Caddesi girişi

 

Hacer Foggo

Sarmaşık Sokak’tan girdiğinizde köşede iki katlı bir ev vardı Necati Amca’nın evi.  Çok eski bir ev penceresinin önü sarmaşıklarla dolu idi. Mahallenin en güzel eviydi belki de. Ak saçlarıyla o kadar çok mücadele etti ki evini kurtarmak için ama olmadı. Ne evi ne de kendinin vakti buna elvermedi. Necati Amca evini kurtarmak için çabalarının üçüncü yılında aramızdan ayrıldı. Şimdi ev kendi kendine yok oluyor.

Sarmaşık Sokak’tan hemen içeri girdiğinizde sokağın tam orta kısmında bir kahvehane vardı. Kahvehanenin adı “Şükrü’nün kahvesi” olarak bilinirdi bundan tam dört yıl önce (2006 yılında) gittiğimde oraya sarmaşıklarla dolu bir avludan geçmiştim kahvehaneye ulaşmak için. Duvardaki bir fotoğraf dikkatimi çekmişti kaytan bıyıklı eli tesbihli bir adam kahvehane sahibi Şükrü’nün babasının siyah beyaz bir fotoğrafıydı. Baba da aynı kahvehane de bu fotoğrafı çektirmişti.  Bu kahve sonra  Sulukule Roman Derneği’nin yeri ve sonra da Çocuk Atölyesi oldu şimdi ise üzerine dikilecek bir lüks konut için enkaza çevrilmiş durumda. Kahvehanede dört yıl içinde neler mi oldu, keşke şimdi şu enkaz bir dillense de olanları anlatsa sizlere. Sulukule Roman Orkestrası orada doğdu.  Darbuka, klarnet, keman sesleri çocukların çığlığı ile birbirine karıştı. Kemancı Ali Amca’nın parmakları arasında çınlayan keman sesi bütün seslerin üzerine çıktı. 



İbrahim Dede'nin kahvesi önünde

Bir gün bir buldozer  gelip bütün bu sesleri de, Türkan Şoray’ın genç kızlığı da, ilk oyunculuğa başlarken Sarmaşık Sokak’taki evden Emel Yıldız’ la çıkışını da tarihe karıştırdı. Sarmaşık Sokağın tam karşısında Küçük Çeşme Sokak vardı. Sokağın en ünlü bakkalı Asım amca’nın bakkalı da o bakkalın arkasındaki bahçe de yaptığımız toplantılar da, çocukların veresiye aldıkları şekerler, gazozlar da yok oldu.

Küçükçeşme sokağın başındaki tarihi çeşmenin yanında yalnız yaşayan kendisi de aslında bilgisi ve görgüsüyle tarih olan Hamza ağabey evi yıkıldıktan sonra günlerce farelerin kol gezdiği sokakta yatıp kalktı. Sokaktaki yaşlı kadınlar,   hepsi hepsi bir lokma bir hırkayla, doğdukları, büyüdükleri, evlendikleri, çocuk sahibi oldukları yerden sessizce gittiler.



Nazar

Küçükçeşme’nin arkası Zuhuri sokaktı, sokağın maskotu beş yaşındaki Nazar annesi ve kardeşiyle sokağın köşesindeki evde yaşardı. Nazar anneannesinin yanında henüz kentsel yenilemenin ulaşamadığı bir evde yaşıyor şimdilik.

Mahallenin en kıpır kıpır çocuğu Nazar’ın yüzünü evleri yıkıldığında  annesini takip ederek, evden para edecek demirleri çıkarırken görmeliydiniz tam yirmi yaş yaşlanmıştı sanki. Nazar şimdi mahallede çalışan gönüllü ablaları sayesinde okullu oldu. Ama çocukluğunun geçtiği evi hiç kimseye neşeyle anlatamayacağını biliyorum.

Sulukule de onlarca öykü  var aslında benim gücüm şimdilik bunları anlatmaya yetiyor. Kalbim ve vicdanım henüz bu yok oluşu tamamıyla yazmaya sizlere anlatmaya elvermiyor.
Umarım hafızanızda çocukluğunuzu geçirdiğiniz ev hep hayalinizdeki gibi kalır. 


/

Sulukule has been witness to many lives

Hacer Foggo


A two-storey house used to greet you when you entered Sarmaşık Sokak (Ivy Road). This was Uncle Necati's house--a very old building, its façade covered with an ivy plant. It was probably the most beautiful building of the neighborhood. The white-haired man had rigorously fought to save his house, but to no avail. Neither his home, nor he himself could survive this struggle. Uncle Necati passed away in the third year of his endeavor. Today, his desolate house is left to rot.

When you enter Sarmaşık Sokak, there used to be a coffee house in the middle of the road. When I went there four years ago, in 2006, I had walked through a courtyard full of ivy to reach this place known as “Şükrü’s coffee house.” A photograph on the wall had caught my attention: a man with a thin and long moustache holding a string of prayer beads in his hand--it was a b/w photograph of Şükrü’s father. His father had his photo taken in this very coffee house run by his son.  The coffee house later became the locale of the Sulukule Romani Culture, Solidarity and Development Association and then the Children’s Workshop. And what happened to the coffee house in the four years? If only these rubbles could talk and tell you! The Sulukule Romani Orchestra was born here.  Sounds of the tabor, the clarinet and the violin molded together with the shrill of the children. The sound of the violin resonating between the fingers of the fiddler, the children’s Uncle Ali, was heard above any other sound. 




The dozers arrived one day to make these sounds and the maidenhood of Türkan Şoray--her young image as a film star, as she and Emel Yıldız left the house on Sarmaşık Sokak--all history. Küçükçeşme Sokak (Small Fountain Road) stood across from the Sarmaşık Sokak. The most famous grocer of this road, Uncle Asım’s shop, the meetings we held in his backyard, the candies and soda pops the children bought ‘on tick’ are all gone now.

Hamza, a man whom all of the residents respected like an elder brother, used to live by himself in the house next to the historical fountain at the entrance of the road. This man, a historical figure like his dwelling with his knowledge and experience, had to sleep in the streets for days where mice ran rampant. The elderly residents of the road, all silently left this area where they were born, raised, wedded and gave birth to their children, taking with them a few items just enough to keep their bodies and souls together.




Behind Küçükçeşme Sokak was Zuhuri Sokak. The mascot of this road, the five year old Nazar used to live with her mother and sibling in the house around the corner. Now, Nazar is temporarily living with her grandmother in a house where urban transformation could not yet take over.

The most energetic child of the neighborhood—yet you should have seen the expression on Nazar’s face as her home was being taken down. She seemed to have aged twenty years as she followed her mother in her search to pick up the iron pieces worth selling. Nazar is now able to go to school, thanks to the efforts of the volunteers working in the neighborhood.
Yet, I am certain she will never be able to enthusiastically talk about the home of her childhood.

There are many stories to tell in Sulukule. I can only talk about the few here. As yet, my heart and conscience do not allow me to write and tell you everything about this annihilation.

I hope that your childhood home will remain in your memories as it used to be.

Translation by : Mine Şengel


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder